Geleneğin Birlik Sorunsalı Üzerine Kısa Notlar!

1425

Bilindiği gibi, Kaypakkaya geleneğinin ayrılıklarda “yaman”, birlik adımlarında handikape ve titrek duran “önderlikleri”, durumu idare eden bir mazlahatgüzarcılıkla bugüne kadar yol aldılar. Hatta deyim yerindeyse birlik üzerine bir sürü teorik söz yığını biriktirip, onun gölgesinde kendileriyle hemhal mutlu olmaya devam ederek..

Oysa yeni bir nesil, bu sorunun çözümüne dair, aklını, tarihi tecrübeleri ve sınıf mücadelesinin güncel görevlerine cevap olma temelinde, inisiyatif alıp söz söylemeye, üstelik bu sözlerini eylemli bir yoldaşlık üzerinden dile getirmeye soyundu. Birlik üzerine az laf edip, çok eyleyerek..
Bu süreci ören, inşa eden bir işçiliğe soyundular..
Ne mutlu onlara..

Ne mutlu onlara ki, bölünmeleriyle “meşhur” Kaypakkayacı gelenek sürecinde, bu onurlu, soylu, Marksist Lenininist Maoist ideolojik, politik, örgütsel görevin çözümü için, bu yönde cüretli adım atacaklarına dair beyanda bulundular.

Bu erdeme sahip Kaypakkayacı geleneğin “en dipteki”leri, “ünsüz”leri, hatta, politik “mülksüz” lerinin, dahası “itilip kakılan” “bürokratik zora” isyan edip, kendini örgütleyen “had bilmez” lerin pervasızlığa verdiği dürüstlük ve erdem dersidir bu.
Bakıp görene, kulak verip duyana, yoldaş olana selam olsun..

Öyleyse bölmede maharetli, birlik üzerine lafazan, birliğe dair pratik görevler noktasında handikape olan tasfiyeci “şöhretler”in karşısında, görevlerine sahip çıkan politik öznelerin kim olduklarının adını koyarak, boşluğa konuşmayacağız.

Bunlar, iktidarı almaya güdümlü Devrimci Halk Savaşı’nın taktik ve stratejik görevlerinin yığınakta birikmiş ideolojik/politik/örgütsel yükünü tarihin beklenmeyen bir kesitinde aniden karşılarında bulan, üstünden atlama, demagoji yapma, uzatmalara yatma şeklinde ki kaşarlaşmış oportünist hokkabazlıklara tenezzül etmeyip, karşılıklı çözüm gücü olma iradesi ortaya koyan Devrimci Demokrasi ve Öncü Partizan’dan başkası değildir. Kaypakkayacı komünist hatta çeşitli zaman aralıklarında tasfiyeciliğe karşı ortak/benzer tavır alma zemininde kendini ayrı örgütsel zeminde tanımlayan iki gücün gelinen yerde anti-tasfiyecilik tabanında yan yana gelme beyanatı ile yoldaşlaşmasından daha doğal ne olabilir? Bunu anlamayacak ne var?

Tarihi kendine mülk gören, mülkü paylaşmak istemeyen, küçük burjuva esnaf kafasıyla kendi bencil egosuna demir atan, oportünistler buna ayak direyebilir.
Onlar da ya Marksist Leninist Maoist temelde ilkeli yürütülecek tartışmalar düzleminde ikna olur, ya da yol üstünde duramayacak kadar bir güç kaybı yaşayıp kenara çekilirler. Çekilmek zorunda kalırlar. Bilmeyenlere de hatırlatılır. Uluslararası Komünist Hareket’in tarihi, bu konuda çok zengin örnekleriyle öğrenmesini bilenler için iyi bir okuldur. Başlayanlara kolay gelsin.

Geleneğin ciğerlerinde biriken oportünist/ revizyonist tasfiyeci balgamı söküp atacak güçlü bir öksürmeyle, 72’nin berrak temiz nefesini içine çekmenin yaşama ve kazanmaya güdümlü bu iki devrimci taze soluğu, iki devrimci öznesi, Vartinik’ten Mercan’a yürüyen cesaret, komünist bilinç ve Kaypakkayacı zihin açıklığıyla TOPARLANDIK GİTMİYORUZ, BURADAYIZ diyorlar!

Birlik gibi zorlu bir göreve genç ve taze omuzlarını verip, onları bu sınava mahkum eden tasfiyeci klik “önderliğine” karşı derslerini bir köy çocuğunun heyecanı ve kar beyazı kadar saf içten duygularıyla çalışıyorlar. Kaypakkayacı görkemli tarihin önünde bu birleşik yürüme sorumluluğu, bilinci ve coşkusu her türlü tartışmanın dışında son derece saygıdeğer ve asildir. Unutulmasın, bunun ilk önden altının çizilmesi, cimrice sahiplenilmesi, tüm Kaypakkayacılar açısından elzemdir.

Bunları neden söylüyoruz? Tasfiyeci “şöhret”lerin ötekileştiren(!), şeytanlaştıran(!), itibarsızlaştıran(!), değersizleştiren (!) ezcümle kara propagandalarına karşı, birlik gibi yıkıcı bir görevin 24 ayar altın değerinde Marksist Leninist Maoist bir görev olduğunu, bu tarihi görevin başarıyla yerine getirilmesinin paha biçilmez bir değer taşıdığını, gelinen yerde bir kez daha başta Kaypakkayacı kamuoyu olmak üzere, tüm devrimci çevrelere bir kere daha hatırlatmak için..

Kaypakkayacı Devrim Manifestosu’nu kan ve canlarıyla dağda, şehirde, zindanda, mücadelenin en zorlu alanlarında ete kemiğe büründüren, yürünecek yolu KANLA YAZDIKLARI tarihimizle gösteren ÖLÜMSÜZLERİMİZİN başımız ve gözümüz üstünde olan kesin talimatları bu görevin başarıyla çözülmesi değil midir?
Öyleyse, yol düşkünü her türden oportünist, tasfiyeci revizyonist, tepeden inmeci bürokratlara, kariyerizm delisi zübüklere karşı, Kaypakkayacı zafer yolunda en içten yoldaşlaşmanın tepeden tırnağa sade içtenliği ve birbirine uygun devrim adımlarıyla birleşip, güçlenen bir yürüyüşle günü taçlandıracağız.
Varlığını, faşizme emperyalizme ve her türden dünya gericiliğine karşı halk savaşının devrimci zaferi için anlamlandıran komünist öznelerin, bu kadar yakıcı ivedi bir sorunun üzerinden atlama lüksleri asla olamaz. Olmamalıdır.

Bu yürüyüşten, bu tarihi görevin yerine getirilmesi çabasından kimler rahatsızlık duyabilir? Kaptıkları koltukları-imtiyazları asla bırakma niyetleri olmayan, kostüm kravatlı, VIP yolcusu bir avuç yeni tip bürokratdan başkası değil elbette.
Maalesef “kurulu düzeni” koruma muhafazakarlığı, solda da uzun yılların metal yorgunluğuna bağlı olarak nükseden bir kronik hastalık haline gelmiş bulunuyor. İyi niyetlerini, 72 manifestosu’na bağlılık inançlarını şimdilik bu tasfiyeci kliğin “meşru” önderliğine ipotek etmiş, yüzde 80’i yoldaşımız olan çoğunluk asla bu “kurulu düzeni”, Kaypakkayacılar’ın ilkeli birliği önüne geçirmez. Onlarla da er ve ya geç 72 güzergahının komünizm yürüyüşünde buluşup birleşeceğiz.. Bu yönelim ve duruştan zerre kadar taviz vermeyeceğiz..

Parti olanaklarını kendine ve aklı var fikri yok bir avuç hempasına cömertçe sunan, tarihi mirasımızı aç gözlü klik çıkarlarına armağan eden, öteden beri geleneğe musallat olan bu tasfiyeci klik kuşatmasına karşı, önden gidenlerimizin komünist erdemiyle kendi öznel varlığımızı PARTİ’ye, parti’yi halka ve devrime armağan edip, bu ablukayı mutlaka dağıtacağız.
Öfkemiz, düşmana kilitlenmiş partili gücümüzü çeşitli zaman aralıklarında ayrışmaya zorlayıp, geleneğimizin en devrimci diri tırnak ve pençelerini söküp, kanatlarını yolan tasfiyeciliğedir. Öyle ise, ez cümle tüm tasfiyeci klik önderlerine, konformist yaşamlarında büyük bir kabus olsun bu komünist derlenme. Tersinden sevinçleri olsun kalbi devrim için çarpan tüm yoldaşlarımızın ve faşist diktatörlüğün ekonomik sosyal ve siyasal mengenesinde hergün inim inim inleyen emekçi haklarımızın..

Devrimci Demokrasi ve Öncü Partizan, içinden çıktıkları ya da çıkmak zorunda kaldıkları bu tasfiyeciliğin radikal demokrasi eliyle sistem içinde “demokratik hak” kırıntıları için el açan bir reformist dilencilik yönelimine, parlamento ve düzen içileşmeye karşı, asli mücadele mevzilenmesiyle mücadele ateşini harlamaya aday olduklarını son dönemde kamuoyuyla paylaştıkları metinlerle deklare ediyorlar. Gelinen yerde bu tarihsel bir zorunluluktur. Bunun bilincinde olanlar öne çıkıp bunun birliğe varacak doğum sancılarına dikkat kesilip, “iktidar namlunun ucundadır” şiarıyla , zafere kilitli birleşme iradesiyle, radikal sol’un öteden beri kış uykusunda olduğu zamanları geride bırakıp, uyanıp/uyandırarak kuruluş amaçlarında 72 Manifestosu’yla ilan edilmiş ilkesel amaçlarına doğru kararlı yürüyüşünü sürdürecekler..

Kendilerini birbirinin karşıtlığı üzerinden tanımlayıp, birbirini “yasadışı” ilan etmeye karşı, kendini meşru görme politik “cingözlükten” anlamayan, dar grupçu küçük burjuva esnaf kafası yerine, ellerindeki en değerli Kaypakkayacı devrimci komünist “sermaye”yi, tasfiyeci “tekellere” karşı birleştirip kazanma samimiyetinde yan yana gelme iradesini beyan edip, bunu da ilkeli bir tartışma, Birlik Eleştiri Birlik diyalektiğinde varlaştırmaya çalışan iki komünist özne.

50 yıla varan geleneğin her türlü can bedeli mücadele ile yaratılmış mirası üzerine, siyasal mülklerini kurup, kendilerinden başka “yaratıcı”, tanrısal güç tanımayıp, herkesi kendi “güçlerine” biat etmeye “havuç-sopa” politikasıyla ikna etmeye çalışan çelimsiz tasfiyeci tiranlar, tek tek dünkü “yoldaşları” hakkında ferman mı çıkartır, kolektif örgütsel durumlarını şeytani gösterip Kaypakkayacı aklı devre dışı bırakan “müritlerini” şeytan taşlamaya davet mi eder bilinmez, bilinen o ki, tiranlar avuçlarını yalasın! Devrimci Demokrasi ve Öncü Partizan “vebalı”ları Birlik yolunda adım adım, emek emek Kaypakkayacı zafer çizgisinde birleşme inadıyla yürümeye devam edecekler.

Bataklığa gidenlere “bizim sizin elinizi bırakma, sizinde cehenneme uzanan yolda yürüme özgürlüğünüz var” diyen Lenin, teorik ve pratik mirasıyla bugünde bizlere yol göstermeye devam ediyor.
Kiminle, kime/ kimlere karşı birlik? Komünistlerin birliğinin nitel sınırlarını ne belirler? Siyasal program, taktik, strateji, sözde değil gerçekte devrimci Halk Savaşı’nın inşası, irade ve eylemde partisel birlik bunun yol ve yöntemleri nelerdir sorunlarına dair birleşik, kolektif bir tartışma muhataplarını beklemektedir.
Sınıf mücadelesinin gereği olarak verili durumda tasfiyeciler bir kutupta toplanacak, komünistler diğer kutupta..
“Parti oportünist lekelerinden arınarak, içerdeki ideolojik düşmanları alt edilerek devrime yürür” diyen Stalin’de bu sürecin yol gösterici feneri..
“Revizyonistler yeniden iktidara gelirse, ne yaparsınız” sorusuna, 70’indeyken “yeniden dağa çıkarım” diyen yoldaş Mao’yu hatırlatmaya gerek var mı?

Yarım asırlık Kaypakkayacı devrimci-komünist tarihin önünde yürüyen, omuzlarında ve önlerindeki yükün, zorlu görevlerin farkında olan yeni Maoist nesil, verili anda bir kez daha “bir tas çorba”ya proletarya ve ezilen halkların davasını satan ideolojik ihanete, komünistlerin Birleşik Devrim yürüyüşü şamarını indirip, günün görevlerine hazır bir komünist partisinin inşasının ustaları olduğunu göstererek, KIRINTI DEĞIL, DÜNYAYI İSTİYORUZ diyen tarihi kükreyişle zafer yolunda engel teşkil eden sorunları çözecek, görevlerine dört elle sarılacaklardır.
Aklını ve yüreğini komünistlerin birliğinden yana kuranlara neylesin faşizmin zoru, emperyalizmin tahakkümü ve onların sınırlarına gerileyip ideolojik olarak yenilen post-modern yeni tipte tasfiyecilik halleri.

BİRLİK MÜCADELE ZAFER!

Sercan Aydın Konuk Yazar

Önceki İçerikBirlik Tartışmalarına Kısa Bir Giriş
Sonraki İçerikBİZ KAZANACAĞIZ BİRLİKTE KAZANACAĞIZ!