Çağlar Fakir ve Diğer Gönderilmek İstenen Mültecilerle Dayanışmayı Büyütelim!

1972

Kapitalist-emperyalist düzenin ekonomik, siyasi, kültürel ve askeri sömürü ve baskı mekanizmaları ile tarumar edilen coğrafyalardan on milyonlarca insanın içinde yer aldığı göç olgusu, günümüzün yakıcı gerçekleri arasında yer almaktadır. Yoksulluk, sömürü, gerici paylaşım savaşları, gelecek kaygısı, artan politik baskılar vb. gibi birçok nedenden ötürü kitleler, yeni bir yaşam umudu için sınırları aşmakta, binbir tehlike barındıran yolları geçmektedir. Onbinlerce insan bu göç yollarında maalesef hayatlarını kaybetmektedir. Gazeteler, televizyonlar ve sosyal medya platformları bu acı öyküler ile dolup taşmaktadır. Denizleri, nehirleri, mayınlı arazileri, resmi ve gayri-resmi sınır “güvenlikleri”ni aşamayıp hayatını kaybeden mülteciler, birer istatistiki veri olmaktan başka bir anlam ifade etmiyor kurulu düzenin sahipleri ve yeminli bekçileri için.

Tüm bu zorlu süreçleri bir şekilde aşıp hedeflerine ulaşan mültecileri ise başka sorunlar beklemekte, zorluklar devam etmektedir. Ülkeden ülkeye farklılık gösteren birçok sorun, mülteciler üzerinde derin travmalara neden olabilmekte, telafisi zor sonuçlar üretebilmektedir. Psikolojik rahatsızlıklar ve intiharlar akla ilk gelen olumsuz sonuçlardır.

Mülteciler için bu sürecin en zor etaplarından biri ise başka bir ülkeye iade edilme tehlikesidir. Birçok insan hedef ülkeye varana kadar, geçtiği güzergah üzerinde bulunan ülkelerde yakalanıp ilgili kurumlara parmak izi verdiği için yaşamak istemediği ülkelere geri gönderilme tehlikesi ile karşı karşıya bulunmaktadır. Avrupa Birliğine üye olan ve İsviçre gibi AB’ye üye olmayıp bazı konularda ortak hareket eden ülkelerin, Dublin anlaşması ile göç hareketlerini özellikle Balkan ülkelerinde barajlama hamlesi birçok göçmenin sürecini zorlaştırmaktadır.

İsviçre devleti, söz konusu göçmenler olunca sınır güvenliklerini artırmakta, göçmenler aleyhine yasa ve uygulamaları güncellemekte, askeri disiplin ve her türlü baskı ile mültecileri iradesizleştirmeye çabalamaktadır. Söz konusu bu mültecilerin yaşadıkları ülkeleri yoksulluk cehennemine çeviren büyük hırsızlar olunca ise bankacılık ve finans hizmetlerini sunmada sınır tanımamaktadır. Paylaşım savaşlarında aktör olan katilleri lüks otellerde ağırlamaktan, şaşalı binalarda “barış” görüşmelerine ev sahipliği yapmaktan ise geri durmamaktadır.

İsviçre devleti, dostumuz Çağlar Fakir’i Yunanistan’a göndermek istemektedir. Çağlar Fakir gibi birçok insanda geri gönderilme tehlikesi ile karşı karşıya bulunmaktadır. Politik kimliğinden ötürü Türkiye – Kuzey Kürdistan’dan çıkmak zorunda kalan Çağlar Fakir’in Yunanistan’a geri gönderilme kararı durdurulmalıdır.

Mültecilerin yaşadıkları sorunlara duyarlı olan tüm kesimlerin, ortak bir program ve eylemsellik içinde bu meseleyi ele alması önemlidir. Faşizmin ayak sesleri her geçen gün daha da fazla artmaktadır. Dünya ölçeğinde yaşanan gelişmeler bize, burjuva demokrasisinin artık tıkandığını ve O’nun ikiz kardeşi olan faşizmi göreve çağırdığını anlatmaktadır. Yükselen faşizm, özellikle göçmen düşmanlığı üzerinden kitleselleşme hamlesine oynamaktadır. Uluslararası finans kapital, ekonomik ve siyasi krizden komünistlerin güçlenerek çıkmasına karşı tüm imkanlarını seferber edecektir. Bu imkanların arasında başat aktörün yeni faşist hareketlerin olacağı sırıtmaktadır.

Çağlar Fakir’in Yunanistan’a İade Kararı Durdurulsun!
Yükselen Faşist Saldırganlığa Geçit Vermeyelim!
Politik Mültecilerle Dayanışmayı Büyütelim!

ÖNCÜ PARTİZAN

Önceki İçerik31 MART 2024 YEREL YÖNETİM SEÇİMLERİNE VE SONUÇLARINA İLİŞKİN GECİKMİŞ BİR DEĞERLENDİRME VE KİMİ TESPİTLERİMİZ!
Sonraki İçerikZürih’te “Herkese İltica Hakkı! , Geri iadeler Durdurulsun!” Eylemi